Aile İle Gidilecek Tatil Yerleri

Yazın gelmesi ve öğrencilerin tatile çıkması ile aileler için tatil yerleri araştırılmaya ve rezervasyonlar yapılmaya başladı. Ülkemizde bulunun birçok destinasyon yine birçok yerli Türk aileye bu senede hizmet verecek Ramazan bayramı ve bu sene 9 gün olması planlana Kurban bayramı tatili rezervasyonların patlama yaşandığı dönemler olarak dikkat çekiyor. Peki, ailecek tatil için Türkiye’de nereler tercih edilebilir?

Datça

Ege bölgesinde yer alan ve Muğla’ya bağlı olan Datça daha sessiz ve sakin bir şekilde diğer tatil merkezlerine göre daha kafa dinlemek isteyen tatil severlerin tercih ettiği Datça karmaşadan uzaklığı ile ailecek tercih edebileceğiniz tatil yerlerinden biri olarak mevcut. Yunanistan’ a bağlı olan Simi adasına çok yakın bir mesafede bulunan Datça’da bu adayı da ziyaret edebilirsiniz. 253 km’lik sahil şeridi ve 52 koya sahip Datça en önemli sahil şeritlerinden biri olan Gebekum kumuluna da e sahipliği yapmaktadır.

Belek

Antalya ‘ya bağlı Serik ilçesine bağlı Belek özellikle lüks ve kaliteli birçok dev hotele sahiptir bu yönüyle hotel tatili yapmayı arzulayan ailelerin istediği fiyatta ve özellikte bütçelerine göre her türlü hoteli bulabilecekleri bir bölge. Antalya’nın en çok tercih edilen turizm merkezlerinden olması sebebi ile son zamanlarda çok popülerdir.

Marmaris

Marmaris Muğla’nın 13 ilçesinden biridir. Muhteşem bir denize, koylara, plajlara sahiptir. Gece hayatı, alışveriş imkânları, restoranları, su ve doğal sporları, güzel konaklama imkânları gibi birçok etmen sayesinde ailelerin sıkça tercih ettiği bir merkezdir. İçmeler, Turunç, Dalyan gibi beldeleri ve Kleopatra adası ve plajı, kızkumu plajı gibi ünlü tatil yerlerini de burada gezi rotanıza ekleyebilirsiniz. Her türlü gelir düzeyine hitap eden bölge yapılacak etkinlikleri ile de zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız bir aile tatili için gayet makul.

Çin’de Hizmet Sektörü

Gelişen sanayi ve teknoloji devleri ülkelerin, çok belirgin bir özelliği var. Hizmet sektöründeki gelişmişlik. Özellikle de hizmet sektörü gelişim oranlarına bakılırken, hizmet sektörünün gayri safi milli hasıla içerisindeki oranına bakılarak bu konuda bir sonuca ulaşılır. Bu gelişmiş ülkelerdeki hizmet sektöründe ki bu yüz yıllık hızlı gelişim, bizlere gösteriyor ki aslında tüm teknolojik gelişimin başlangıcı da olan Avrupa’nın birinci dünya savaşından hızla kazanan taraf olması, bunun arkasındaki en büyük etmen olma özelliği taşımakta.

1.Çin’de Hizmet Sektörü

Çin, bildiğimiz gibi hemen birinci dünya savaşı öncesi paylaşıldı. Fakat bu paylaşılma süreci Çin içerisinde farklı bir yan etki yaptı ve Çin hızlı bir sanayileşme süreci içerisinde girdi. En son adımını ise Çin ikinci dünya savaşında attı ve kazanan taraf içinde oldu. Böylece Çin sanayisi ve teknolojisi hızla gelişme aşamasına girdi. Son zamanlarda Çinli yetkililerin dillendirdiği önemli bir konu bulunmakta, hizmet sektörü.

Gelişmiş ülkelerde, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde seksen civarını hizmet sektörü oluştururken, Çin’de bu oran kırk yedi civarı. Bakıldığında ise Çinli yetkililer, son zamanlarda Çin’in artık ülke kaynaklarını halka arz etme vakti geldiğine değiniyorlar ve sanayi yanında hizmet sektöründe de hızlı bir atağa geçmiş durumdalar. Çinli yetkililer bu son adımları ile aslında sadece teknoloji ve sanayi anlamında önde olmak veya Amerika’yı geçmenin sadece rakamlarla olduğunun, halkın yine fakir kalacağının farkındalar. Bu nedenle böyle bir atağa girişmeye başladılar.

2.Üçüncü Dünya Ülkelerinde Hizmet Sektörü

Hizmet sektörünün gelişimi için çalışan tek ülke elbette Çin değil. Bunun yanı sıra, Uzak Doğunun parlayan yıldızı ve Avrupa’nın parlayan yıldızı Kore ve Türkiye de Çin gibi gayrisafi yurt içi hasılalarını halka arz etme yolunda adımlar atmaktalar.

Türkiye’De Sanayi Bölgesi Neresidir?

Türkiye’de sanayi, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren gelişmeye başlamıştır ve günümüzde ülkemiz, hem ithalat hem ihracat anlamında önemli bir güç haline gelmiştir. Bunun en büyük sebebi ise coğrafyamızın birçok hammaddenin bulunduğu, bu hammaddelerin işlenmesine olanak sağlayan makine ve iş gücünün olduğu ve gerek kara gerek deniz ulaşımının rahatlıkla sağlanabildiği bir coğrafya olmasıdır. Türkiye’deki başlıca sanayi kollarının arasında besin sanayisi, kimya sanayisi, maden sanayisi ve makine sanayisi sayılabilir.

Sanayi İçin Gerekli Şartlar

Bir ülkede sanayinin tam anlamıyla kurulup devam ettirilebilmesi için bazı şartların sağlanabilmesi gerekmektedir. Bu şartlar bağlamında, ülkedeki belli başlı bölgeler sanayi açısından daha çok gelişme gösterir. Bu şartlar; sermaye, hammadde, enerji, iş gücü ve ulaşım olarak belirlenmiştir.

Türkiye’deki Sanayi Bölgesi

Ülkemizdeki en önemli sanayi bölgesi Marmara Bölgesi’dir. Bunun sebepleri, bölgenin hammadde kaynakları açısından zenginliği ve kara, deniz, hava ulaşımı açısından elverişliliğidir.

Sanayinin gelişmesi, o bölgedeki nüfusun artmasına neden olur. Ülkemizin en kalabalık bölgesi de Marmara’dır. Özellikle İstanbul ve Sakarya arası sanayinin en fazla faaliyet gösterdiği bölgedir. (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa)

Özellikle tarım, makine ve kimya sanayi bölgedeki başlıca sanayi kollarıdır. Bölgede en çok buğday, meyve, sebze, tütün, ayçiçeği, şekerpancarı gibi tarımsal ürünler yetişir. Bölgede en çok çıkarılan madenler ise bor, demir, mermer, linyit gibi madenlerdir.

Marmara Bölgesi’nden sonraki en önemli sanayi bölgesi ise Ege Bölgesi’dir.

İstanbul’dan sonraki en önemli şehir İzmir’dir. Bunun sebepleri ise tıpkı Marmara Bölgesi gibi hammadde zenginliği ve ulaşım elverişliliğidir.

Karadeniz’de özellikle Batı Karadeniz (maden), Akdeniz’de özellikle Çukurova ve çevresi (pamuk), İç Anadolu’da özellikle Ankara ve Eskişehir (savunma), Doğu ve Güneydoğu’da özellikle Diyarbakır ve Gaziantep (maden, tarım) ülkemizdeki en önemli sanayi bölgelerindendir.

Ülkemizde Sanayi Gelişmiş Midir?

Türkiye’de Sanayinin Durumu

Sanayi, günümüzde her ülkenin elde etmek istediği önemli bir faaliyet alanıdır. 18. yüzyılda ortaya çıkan bu alan ülkelere çok büyük ekonomik katkı sağlamıştır. Tabii ki her ülke bu alanda gelişememiştir. Bir ülkenin sanayisinin çok gelişmiş olması için öncelikle ham maddeye ve sermayeye, ardından da bunu işlemesi için fabrikalara ve devlet desteğine ihtiyacı vardır.

Cumhuriyetin İlk Yıllarında Türkiye’de Sanayi

Osmanlı’nın yıkılmasının ardından kurulan yeni devlette öncelik tarımdaydı. Çünkü üretmeyen ülke gelişemezdi. Sonrasında sanayi için atılan ilk adım 1923 yılında İzmir’de düzenlenen İktisat Kongresi’dir. Atatürk’ün amacı, Batılı lider ülkelerdeki gibi Türkiye’de sanayinin gelişmesini sağlamaktı. Ülke yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından muazzam zenginliğe sahipti. Pek çok alanda krediler verilerek sanayiye teşvik yapılmıştır. Üretimde son derece başarılı fabrikalar kurulmuştur. Ancak Atatürk’ten sonraki dönemde yavaştan gerilemeler başlamıştır. Türkiye’yi bir sanayi devi olarak görmek istemeyen dış güçler ülke sanayisinde söz hakkı olmaya çalışarak bu gelişime engel koymuşlardır. Mevcut olan ham maddelerin kullanımını kendilerine kullanmak için satın almışlar, böylece Türkiye’nin üretim alanını kısıtlamışlardır.

Günümüz Türkiye’sinde Sanayinin Durumu

Günümüze gelindiğinde fabrikalara yapılan özelleştirmeler, ülkenin sanayisini durdurma noktasına getirmiştir. Ham maddenin çok olması başlı başına yeterli değildir. Eğer bir ülke bu ham maddeleri işleyip ülkesine kazanç sağlayamıyorsa, o ülkenin sanayisine gelişmiştir denilemez. Türkiye kendi ham maddesiyle, kendi sermayesiyle ve kendi iş gücü ile üretmedikçe sanayi alanında asla gelişme kaydedemeyecektir. Her geçen gün dışa bağımlı bir ülke olmaya devam edecektir. Bu durumun ortadan kalkması içinse ülkedeki fabrikaların dış ülkelerle bağlantısı olmadan üretim yapmasıdır. Ancak o zaman Türkiye’de sanayi gelişir ve buna bağlı olarak ülke gelişir.

Nasıl Forex Demo Hesabı Açılır?

Demo Hesabın Özellikleri Nelerdir?

Forex’e giriş yapacak olan yatırımcıların ilk önce bir takım çalışmaları yapması ve eğitimleri alması gerekmektedir. Eğitimsiz ve bilgisiz bir şekilde piyasaya giriş yapılması halinde çoğu yatırımcı büyük zararlar ile karşılaşmaya mahkûmdurlar. Bu nedenle piyasaya giriş yapmadan önce çeşitli aracı kurumlar ile iletişime geçilerek, verilen borsa eğitimlerine katılmak gerekmektedir.

Aracı kurumlar, her dönem belirli aralıklar ile çeşitli seminerler ve konferanslar düzenlemektedirler. Bu konferanslar çoğunlukla merkezi önemi sahip illerde düzenlenmektedir. Piyasa girecek olan kişiler bu seminerlere ve konferanslara katılarak aklına takılan her soruya cevap bulabilmektedirler. Bundan farklı olarak, kısa süre içerisinde daha geniş bir şekilde deneyim kazanmak için de Forex demo hesapları kullanılabilmektedir. Hesapların içerisinde genel olarak ortalama 100.000 dolarlık bir bakiye bulunmaktadır. Hesap içerisinde bulunan miktarın herhangi bir parasal değeri yoktur. Yalnızca deneyim kazanmak ve piyasayı öğrenmek amacı ile tasarlanmışlardır.

Demo hesabın kullanımı boyunca kişi farklı emtialara veya vadeli işlemler üzerine yatırım gerçekleştirmektedir. Yapılan yatırımların üzerinden bir süre geçtikten sonra, hesap içerisinde yer alan bakiye kontrol edilir. Eğer bakiyede büyük bir düşüş var ise, birlikte çalışılan kurum aracılığı ile sorunlar tespit edilmeye çalışılır. Eğer daha önceki süreçlerde verilmiş olan eğitimler yetersiz kalmışsa, tekrardan potansiyel yatırımcılar eğitime tabii tutulmaktadırlar.

Demo Hesap Nasıl Açılır?

Piyasa hakkında genel bilgi sahibi olmak için kullanılan demo hesap aracı kurumlar vasıtası ile açılabilmektedir. İnternet üzerinde yer alan çok sayıda platform tarafından bu hesabın ücretsiz olarak açılabileceği söyleniyor olsa da, hesap içerisinde yer alan işlemler oldukça sınırlı kalmaktadır. Bu sebeple piyasanın her türlü detayını öğrenmek isteyen kişiler demo hesap açmak için aracı kurumlar ile iletişime geçmelidirler. Bu sayede demo hesap açılarak, kullanılmaya başlanabilir.

Lider Endüstri Ne Demektir

Lider Endüstri; endüstri alanında teknoloji, üretim hızı, üretim kapasitesi, otomasyon ve dağıtım alanlarında en yüksek seviyede bulunan ve diğer endüstriyel gruplar tarafından örnek alınan ülke, kurum veya kuruluşların sahip oldukları endüstriyel yapı ve faaliyetlerdir.

 Buharlı Makinelerin İcadıyla Yarış Başladı

Buharlı makinelerin icadı ve bu makinelerin endüstriyel faaliyetlerde kullanılmasının ardından yaşanan İlk Endüstri Devrimi’nden günümüze kadar birçok teknolojik gelişimin baş göstermesi ve hızla gelişen bu alanların endüstriye entegre edilmesinin ardından endüstriyel çevrelerde de bir liderlik yarışı baş göstermiştir.

Üretim kapasitesinin ve hızının artmasını sağlayan makineler sayesinde insan gücüne olan ihtiyaç zamanla azalmaya başlamış ve günümüzde gerçekleşmekte olan Endüstri 4.0 Devrimi sayesinde de bu ihtiyaç neredeyse sıfıra yaklaşmıştır. Peki, Endüstri 4.0 nedir?

Endüstri 4.0 Seviyesi

Endüstri 4.0 İnternet ağı içerisinde makinelerin birbirleriyle iletişime geçerek endüstriyel faaliyetlerde yaşanan sıkıntıları yetkililere haber vermeleri veya kendi başlarına çözebilmelerinin sağlandığı, devrim niteliği taşıyan bir süreçtir. Bu süreç içerisinde sahip oldukları makineleri İnternet ortamında kısıtlı yapay zeka teknolojisi ile entegrasyonunu sağlayabilen endüstriler Endüstri 4.0 seviyesine de ilk adımlarını atmış olurlar.

Lider Olabilmek için Bu Seviyeyi Geliştirmek Gerek

Ancak iş Endüstri 4.0 seviyesine yükselmekle de bitmiyor. Bu seviyede üretim kalitesi, kapasitesi ve hızı konusunda da diğer endüstri çevreleriyle yarışmaya devam ederek alanında en iyi olmayı başarabilmek gerekiyor. Bu seviyedeyken yeni bir teknoloji üretmek veya var olan teknolojiyi bir adım daha ileriye taşımak, Endüstri 4.0 seviyesine erişmiş olan ülke ve kurumları alanının Lideri konumuna getirmiş olacaktır.

Endüstri 4.0 Seviyesinde Lider Almanya

Endüstri Devrimi tarihine bakılacak olursa Almanya’nın bu devrimlere oldukça geç başladığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak endüstriyel teknolojide gelinen son noktada Almanya’nın Endüstri 4.0 Devrimi’ne öncülük ettiğini belirtmekte de fayda var. Günümüzde Endüstri 4.0 entegrasyonu gerçekleştirmeye çalışan tüm ülkeler Almanya’yı örnek alarak endüstrilerini revize etmektedirler.

Algı Yönetimi Nedir?

İlk kez ASD(Amerika savunma departmanı) tarafından tanımlanmıştır. Tanımlama: İstihbarat sistemleri ve liderlerin resmi tahminleri, dış politika ilişkileri etkilemenin yanı sıra toplum duyguları ve motivasyonlarını değiştirmek, etkilemek amacıyla seçilen bilgileri inkar etme eylemli yapılan yayınlara algı yönetimi denir.

Algı nedir?

İnsanların hisleri sayesinde edindikleri bilgi ve deneyimleri anlamak, yaşadıkları hayatı düzene koymak ve organizasyonunu yapmak adına yorumlama işlemidir. Bir nevi insanın yaşadığı hayata daha geniş pencereden bakması demektir.

Algımızı etkileyen faktörler

Kişinin ruh hali her zaman aynı olmadığından dolayı algılama oranı da her zaman aynı olmaz. Bazen kişi tüm algılarını kapatır ve önemli bilgileri dahi algılamakta güçlük çeker. Bazen ise gereksiz bilgileri olduğu gibi alır.

Anlama zorluğu: Belirsizlik olarak söyleyeceğimiz bu durum kişinin algılamasını zorlaştırır. Belirsizlik ne kadar artıyorsa kişinin algılaması da o derece zor olur.

Statü: Kişinin toplum ve toplum içindekiler ile ilgili gerçek algılama pozisyonudur. Herkes aynı seviyede algılayamaz. Bu durum eğitim, araştırmacı kişilik, tecrübe gibi faktörler ile bağlantılı olup artar veya azalır.

İzlenim: Başka kişilerin izlenimini algılamaya ya da kontrol etmeye çalışmaktır. Genel olarak karşı kişinin gücü fazla olduğu durumlarda hedef ile algılayan arasında destekleme, olan olayı olduğu gibi alma ve takdir algısı yaratır.

Algı yönetimi: Kişi önce algılar, sonra algılarını da kendi iç dünyasında bir düşünceye büründürür. Kişi sadece işitsel algılama yapmaz. Görsel, tensel ve hislere yönelik algılamada yapar. İnsan kendi algısın yapamıyorsa kendi düşüncelerini de var edemediği gerçeği ortadadır. Yaşanmışlıklardan ve tecrübelerden yararlanılıp algı sahibi olmak yerine algıların esiri olabilmektedir. Çünkü bu esir olunan algılar daha sonra kişinin düşüncesini oluşturur. Buna bağlı olarak verdiği bilgiler ve söylediği sözler dışarıdan aldığı başkalarının bilgisi doğrultusunda işleyecektir.

Bebek Giyim Modelleri

Bebek Giyim Modellerindeki Gelişmeler Nelerdir?

Bebek giyim modelleri artık günümüzde tarz yaratmaya başlamıştır. Çünkü bebeğin anne babası ile uyumlu elbiseler üretimi her geçen gün artmaktadır. Bu yeni akım ailelerin bebekleriyle birlikte aynı renk ve model giymeleriyle daha da yaygın hale gelmiştir. Böylece bebek giyim modelleri artık anne babanın gardrobunu da etkilemiştir. Ayrıca, giysi, ayakkabı üreten firmalar bu tip aileleri reklamlarında oynatmaktadırlar. Sosyal medyada elbet en az 1 kez denk gelmişizdir böyle bir reklama. Aynı renk, aynı marka ayakkabılarla toplu fotoğraf çekilen insanlar görülmekte ve hatta bu giyim tarzı öyle bir hal aldı ki, besledikleri köpekleriyle aynı rengi giyen insanlar bile görür olduk. Bu akım Avrupa’da ortaya çıkıp birçok kıtaya yayılmış bir gerçektir.

Bebek Giyim Modellerinde Nereye Gidiliyor?

Artık bebeklerinde hedeflerine alan ünlü marka tekstil firmaları, bebeklere özel birçok kıyafet üretmeye başlamışlardır. Ayrıca reklam amaçlı yapılan bu çalışmalar, istenilen sonuçları verdiği görülüyor. Ünlü tekstil üreticileri, reklam için artık aile ve bebekleri aynı karede kullanmaktadırlar. Sosyal medya gibi milyonlarca insanların ziyaret ettiği yerlere, bu tip aile sponsorları oluşturup çok ciddi pazarlamalar yapmaktadırlar. Geçmişte bebekler için klasik olan mavi pembe tulumların, şapkaların yerini, daha tarz ürünler almıştır. Takım formaları, müzik tarz şapkaları artık bebekler için aileleri tarafından seçilen moda haline gelmiştir. Bu tür uygulamaya giden başlıca markalar Maclaren, 4 moms, Britax, Uppababy, Chicco vb. dir.

Bir diğer yandan bebekler için takım elbiseler ve gelinlik modelleri de ön plana çıkmaktadır. Özellikle düğünlerde görmekte olduğumuz bu tip bebek giyimleri, ülkemizde daha meşhur hale gelmiştir. Zaman zaman toplum içerisinde minik kravatlı küçük dostlarımızı görür durumundayız. Bebekler ve yetişkinler birbirlerini etkilemektedirler. Ve bu etkileşme sonucunda da artık yetişkin elbiselerini bebekler de giyer olmuştur.

En Uygun Mortgage Kredisi

Ülkemiz 2007 yılından itibaren Mortgage uygulaması başlatmıştır. Türkçe karşılığı rehinli satış ya da ipotekli satış anlamına gelmekte olan Mortgage, daha çok konut kredisi anlamına kullanılmaktadır.

Konut kredisinin kullanım süresi önceleri, en fazla 5 yıl süreli ve faiz oranları da oldukça yüksek iken Mortgage konut kredisi ile bu süre otuz yıl ve düşük faizle yapılmakta. Avrupa uygulamasında mortgage için pek çok finans şirketi bulunmakla birlikte ülkemizde bu işlemler daha çok bankalar tarafından karşılanmaktadır.

EN UYGUN KONUT KREDİLERİ:

En uygun konut kredileri yine kamu bankaları tarafından sunulmakta. Konut kredisi faizleri 120 aylık maksimum, 3 aylık minimum vadelerle kamu bankaları için şöyle:

-Vakıfbank: %0,87,

-Ziraat : %0,88,

-Halkbank: %0,88,

-Özel bankalar için örneğin:

-HSBC %1,50

-QNB Finansbank %1,17.

REFİNANS/YENİDEN YAPILANDIRMA:

Son dönemlerde ülkemiz tarafından yapılan yeni düzenlemelerle, konut kredisi ve kredi kartı borçlarında yeniden yapılandırma imkanları tanındı. Bu nedenle, şu anki düzenlemelere uygun olarak alınan bir kredi, kredi borcunun ödenmesi sırasında yeniden müşteri lehine faiz oranlarında düzeltmeye gidildiğinde, müşterilerin bunu finans kuruluşlarından yeniden değerlendirme olarak isteyebilmesi imkanını sunmakta. Ancak ilk alındığı sırada en uygun koşullarla konut kredisinin alınmış olması şart.

GERİ ÖDEME MİKTARLARI:

100 bin TL olarak alınacak bir konut kredisinin geri ödemesi seçilen bankaya göre farklılık göstermekte. Yapı kredi bankası için 182,675, Akbank için 186,345, Garanti Bankası için 194,001 TL. Kamu bankalarında ise, Ziraat bankası için 169,061 TL, Halkbank için 169,334 TL, Vakıfbank için 170,151 TL.

EKONOMİK DALGALANMALAR:

Ekonomik dalgalanmalar nedeniyle bir süre daha faizlerin yüksek seyredeceğini söylemek mümkün. İç ve dış politika argümanları, ulusal ve uluslararası finans kuruluşlarının para politikaları, altın ve petrol fiyatları ekonomiye olumsuz ya da olumlu etkide bulunabilmekte. Kısa sürede faiz oranlarının düşmesi mümkün görünmemekle birlikte özellikle ekonominin canlandırılması için faizin düşürülmesi yönünde kararlar alınabileceğini söylemek mümkün.

Astroloji Zamanları ve Özellikleri

Astroloji Zamanları ve Özellikleri

Koç burcu

21 Mart-20 Nisan aralığı astroloji zamanını kapsayan kişilerin hareketli olduğu, atılgan olan cesaretli ve girişimci özelliklere sahiptir. Liderlik vasfı olan kişilerin yıldızı Mars’dır.

Boğa Burcu

21 Nisan-21 Mayıs aralığını kapsayan yıldızı da Venüs olan, toprak burcu olup sıcakkanlı, koruyucu olan amacı ise servet sahibi olmaktır. Kötü huyları da küsmek ve alınganlıktır.

İkizler Burcu

22 Mayıs-22 Haziran aralığındaki tarihli doğumu olan kişilerin genelde üstün zekalı olduğu, elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışan ve ünlü olma isteğini hep bulunduran, konuşkan kişiler olmaktadır.

Yengeç Burcu

23 Haziran-22 Temmuz tarihinde doğan kişilerin sabırlı, merhametli, iyi niyetli kişiler olmaktadır. Kötü huyları dikkatsiz olmasıdır.

Aslan Burcu

23 Temmuz-22 Ağustos aralığı olan yaratıcı kişiler olan planlı olarak işlerini yürüten ve yönetici yıldızı Güneş olan bir burçtur.

Başak Burcu

23 Ağustos-22 Eylül aralığında doğumu gerçekleşen kişilerin dikkatli, disiplinli bunun yanında çekingen kişiler olmaları dezavantajlarıdır ve yönetici yıldızı Merkür’dür.

Terazi Burcu

23 Eylül-22 Ekim aralığında olan yıldızı Venüs olan kişilerin saygılı, zarif kişiler olup erken olgun düşüncelere sahip olan dengeli kişilerdir.

Akrep Burcu

23 Ekim-21 Kasım zamanlarında doğan kişiler tutkulu, kararlı ve sezgileri yüksek kişiler olup yıldızı Plüton ve Mars’dır.

Yay Burcu

22 Kasım-21 Aralık aylarındaki kişilerin yıldızı Jüpiter olup genel özellikleri iyimser, girişimci, gezmeyi seven, araştırmacı kişilerdir.

Oğlak Burcu

22 Aralık-21 Ocak aralığında ve yıldızı Satürn olan kişiler dürüst, kararlı olup, kötü huyları meraklı olmalarıdır.

Kova Burcu

22 Ocak-19 Şubat, yıldızı Uranüs olan kişiler bağımsız olma düşüncesi, sağduyulu olması ve insancıl kişilerdir.

Balık Burcu

20 Şubat- 20 Mart aralığındaki kişiler Neptün olan yıldızları ile duygusal, hayalci, şefkatli kişilerdir.