Kırmızı Ayakkabı Oje İle Boyanır Mı?

Birçok kadın kırmızı ayakkabı tutkunudur ancak kırmızı ayakkabılar günlük hayatımızda pek kullanabileceğimiz rahat kombin malzemesi değildir. Yine de modaya az da olsa yakın olan kişilerin dolaplarında kırmızı bir ayakkabıyı görmek mümkün.

Özellikle kadınların vazgeçilmezi olarak bilinen bu ayakkabı rengi maalesef yıpranma ile karşılaşıldığında, yenisini almak yerine çözüm yolları daha fazla aranmaktadır.” Kırmızı ayakkabı oje ile boyanır mı? ” sorusu, neredeyse ojenin hayatımıza girdiği günden beri kulaklarımızda dolaşan bir çözüm arayışıdır. Ancak her kırmızı ayakkabı maalesef oje ile boyanamaz.

Kırmızı Ayakkabı Oje İle Boyanır Mı?

Öncelikle ayakkabınızın kumaş ve doku yapısı bu çözüm için uygun olmalıdır. Rugan bir ayakkabının üzerinde sürtünmelerden oluşan bir yıpranma ve soyulma mevcutsa, ayakkabınızın renginde kullanacağınız bir oje ile ayakkabınızın üstünde bulunan bu defoyu elbette ki yok edebilirsiniz. Ancak eğer deformasyona uğramış ayakkabınız rugan değil de, süet tarzı bir ayakkabı ise maalesef hiç bir oje bu sorunu gidermek ve yenileyebilmek için kullanılamaz. Süet, tüylü bir dokuya sahip bir madde olduğundan oje deformasyonu kapatmak için başvurulabilecek bir çözüm yolu değildir. Hatta ayakkabınızı daha da deformasyona uğratacağınızı söyleyebiliriz. Ancak rugan ayakkabılar ya da parlak ve kaygan yüzeyli dokulara sahip olan ayakkabılar üzerinde rahatlıkla oje kullanılabilir.

Kırmızı ayakkabıların ömürleri oje sayesinde yeni alınmış hallerini uzun süre korumaktadır. Ancak kırmızı ayakkabı rugan olmalıdır. Eğer kırmızı rugan ayakkabınızın tam rengini kırmızı bir oje ile yakalayabilmişseniz, muhakkak o ojeden 2 tane almalısınız. Biri tırnaklarınız, biri de ayakkabınız için. Rugan ayakkabınızın eskimiş veya soyulmuş olan kısmına ojeyi sürmeden önce ayakkabının en sağlam kısmına hafifçe sürerek deneme yapmanızı ve sürme işlemi tamamlandıktan sonra üzerine tırnak cilası veya vernik sürmeniz, yapılan işlemin ömrünü daha da uzatacaktır.

Ev Dekorasyonu Sıra Dışı Olmalı Mı?

Sıra dışı şeyler nasıl görünür?

Genelde çoğu insanlar rutin hayatta sıra dışı şeylerden has alırlar nedeni ise günlük hayatı çalışma konusu olsun her türlü sorunlar ile karşılaşıyor. Çoğu insan evinin çok iyi bir dekorasyon ve güzel bir tarzda olmasını çok ister. Bu nedenle çok evi ne çok klasik nede çok sıra dışı olmasını ister. İnsanoğlu beğenme içgüdüleri her şeyin çok sıra dışı ve herkesçe göze batan bir dekorasyon kimse hayır demez.

Evde bir kapı yapılınca duvar boyası, mobilya avize vb. eşyalar hep uyum içindedir. Aslında bir insan kendisi için ne istiyorsa dekorasyon tarzı o olur. Yaşlı bir amcanın pembe bir duvarı olur mu? sorusuna herkes gülünç ile karşılar nitekim sıra dışı kavramı insanın kendisine bağlı bir kavram olup bir kişinin ağaç, doğa sevdalısı olup evinde ağaç dekorasyonları olması hiçte klasik durmaz veya bir sanatçının evinin köşelerinde kırmızı, sarı gitarlar duvarlarında nota resimleri gibi şeyler ev dekorasyona iyi hoş gelen ve çoğu iç mimar insanın ruhuna göre dekorasyon yapması hiçte göze batmaz ”Güneş binaya çarpana kadar binanın ne kadar muhteşem olduğunu bilmiyordum” der ünlü mimar Louis Kahn o güneşte siz oluyorsunuz demek. İnsanoğlu içgüdülerine göre yaşar açlık, aşk vb. şeylerdir. Dekorasyon bunların içindendir. Ev abartılı olmadığı sürece ve herkesçe hoşnut bir görüntüsü varsa veya abartılı olsa da problem yaşanmaz.

Uzun lafın kısası insanlar içgüdüsüne göre hareket eder. Sıra dışı olma konusunda nesnel bir davranış söz konusuna gelirsek bence sıra dışı olabilir. Ren​​​​​k ve canlılık insana yüzüne güneşin aydınlığı gibidir.

Sıradan olma sıra dışı ol. Ev Dekorasyonu Sıra Dışı Olmalı Mı? sorusuna ruhunuz cevap vermeli.

Cannesta Ödül Alan Yönetmenimizin Adı Nedir?

Cannesta Ödül Alan Yönetmenimizin Adı Nedir?

Cannes Film Festivali, Avrupa’nın en prestijli film festivallerinden biridir. Fransa’nın Cannes kentinde her sene mayıs ayında düzenlenir. Cannes Festivalinde Türkiye’yi pek çok yönetmen temsil etmiş ve Türkiye iki kez en büyük ödül olan altın palmiyeyi kazanmıştır.

Yılmaz Güney’in ‘Yol Filmi’

Cannesta Ödül Alan Yönetmenimiz Yılmaz Güney

Cannes Film Festivalinde ülkemize ilk kez ödülü 1982 yılında, Yılmaz Güney‘in Yol filmi getirmiştir. Altın Palmiye olarak bilinen festivalin en prestijli ödülünü almaya hak kazanan filmde, İmralı Adasından verilen izinle memleketlerine gitmek isteyen mahkumların yolda başına gelenler dramatik bir şekilde ele alınmaktadır. Filmin başrolünü usta oyuncu Tarık Akan, Şerif Sezen ve Halil Ergün paylaşmaktadır.

Cannesta Ödül Alan Yönetmenimizin Adı Nedir?Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kış Uykusu’

Nuri Bilge Ceylan da ülkemize Altın Palmiye ödülünü getiren yönetmenlerden bir diğeridir. 2014 yılının Altın Palmiyesini alan filmde başrolü Haluk Bilginer üstlenmektedir. Film karanlık bir atmosferde adeta “Kış Uykusu” adına yakışır şekilde, dramatik bir yolla insan ilişkilerini ele alıyor. Filmin müzikleri ve atmosferi ise karamsar yapısını çok güzel bir şekilde yansıtıyor.

Rezan Yeşilbaş’ın ‘Sessiz Filmi’

Cannesta Ödül Alan Yönetmenimizin Adı Nedir?Ülkemize Altın Palmiyeyi kısa metrajda getirmiş bir diğer yönetmen ise Rezan Yeşilbaş. 2012 Altın Palmiyeyi almaya hak kazanan film, 1984 yılında geçiyor. Diyarbakır Cezaevi’nde yasak olmasına rağmen kocasına yeni bir ayakkabı götürmek isteyen Zeynep’in hikâyesini anlatan film, dönemin koşullarını da kendi “sessiz” diliyle izleyiciye aktarıyor. Fatih Akın ise Cannes Film Festivalinin en iyi senaryo ödülünü ülkemize 2007 de getirdi. Emekli bir gurbetçi olan Ali’nin Yeter adında bir hayat kadınıyla olan ilişkisini ve bu durumdan ötürü oğlu Nejat’la girdiği çatışmaları anlatan film, ikinci bir pencerede ise gurbetçilerin gözünden Almanya’daki hayata bakabilmeyi izleyicilere aktarmış. Filmde Nurgül Yeşilçay, Tuncel Kurtiz gibi ünlü isimlerin başrolde olması da film için apayrı bir güzellik teşkil ediyor.

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası Nerede Oynanmıştır?

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası Nerede Oynanmıştır?

Basketbol dünyasında olimpiyatlardan sonra en dikkat çekici organizasyonların başında gelen dünya basketbol şampiyonası her dört yılda bir FIBA tarafından belirlenen ülkelerde düzenlenir. Peki, 2010 dünya basketbol şampiyonası nerede oynanmıştır?

 2010 Dünya Şampiyonası Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Ülkemizde en çok ilgi gören sporların başında gelen basketbol özellikle 2000’li yılların başında başta Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur’un NBA’ye gitmesiyle son derece popüler hale gelmiştir. Milli takımlar düzeyinde en başarılı olduğumuz şampiyonalardan biri olan 2010 dünya basketbol şampiyonası Türkiye’nin dört farklı ilinde düzenlenmiştir.

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası Nerede Oynanmıştır?

 Ev sahipliği süreci

2010 dünya basketbol şampiyonasının ev sahibi seçimi 2004 yılında Malezya’nın Kuala Lumpur kentinde FIBA genel merkezinde düzenlenmiştir. Oylamaya Fransa, Türkiye, Bosna Hersek-Hırvatistan ve Sırbistan-Karadağ-Slovenya ortak organizasyonları aday olmuştur. Daha önce aday olan organizasyonlar içinden Avusturalya-Yeni Zelanda ortak organizasyonu ve İtalya, Rusya, Porto Riko adaylıktan çekilmiştir. İlk tur oylama sonucunda Türkiye ile Fransa ikinci tura kalmayı başarmış ve bu turda rakibini bir oy farkla geçen Türkiye turnuvaya ev sahipliği yapmaya hak kazanmıştır.

 Turnuvanın Oynandığı Salonlar

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası Nerede Oynanmıştır?24 takımın 4 farklı şehirde 6’lı gruplar halinde mücadele ettiği turnuvanın grup maçları Kayseri Kadir Has Salonu, Ankara Spor salonu, İstanbul Abdi İpekçi Arena ve İzmir Halkapınar spor salonlarında oynanmıştır. 6’şarlı gruplar halinde 4 farklı ilde oynanan ilk tur maçlarının ardından gruplarında ilk 4’e giren 16 takım ikinci tura yükselmeye hak kazanmıştır. Eleme turu maçları İstanbul Ataköy’de bulunan Sinan Erdem spor salonunda oynanmıştır. Şampiyonaya Afrika’dan 3, Amerika kıtasından 5, Avrupa’dan 10, Asya’dan 4 ve Okyanusya’dan 2 takım katılmıştır. Türkiye ev sahibi olarak katıldığı şampiyonada oldukça başarılı bir performans sergileyerek finalde ABD’ne kaybederek ikinci olup gümüş madalya kazanmıştır.

Hangi Spor Kulübü Daha Başarılıdır ?

Hangi Spor Kulübü Daha Başarılıdır ?

Hangi Spor Kulübü Daha Başarılıdır ?Türkiye’de spor denilince şüphesiz ilk aklımıza futbol gelmektedir. Bunun en büyük sebeplerinden biri ülkemiz insanlarının diğer spor dallarına verdiği önemin yetersizliğidir. Tabi bununla beraber gerek görsel medyanın gerek yazılı basının da futbola diğer sporlardan daha fazla yer vermesi, futbolu biraz daha öne çıkarmaktadır.

Dünyada 1.750 milyonun üzerinde profesyonel futbol kulübü bulunmaktadır. Bu kulüpler kendi liglerinde yaptığı müsabakalarda aldığı başarılı sonuçlar neticesinde kendi sıralamalarını oluşturuyorlar. Aynı zamanda liglerini üst sıralarda tamamlayan bu kulüpler Uluslararası Organizasyonlarda da yer alarak başarılarını bu organizasyonlarda devam ettirmeye çalışıyorlar. Peki, hangi spor kulübü daha başarılıdır?

Bu sorunun cevabını tek bir spor kulübü ile sınırlandırmak imkânsızdır. Çünkü bu sene iyi olan bir spor kulübünün diğer senelerde aynı başarıları tekrar sağlamasını beklemek kolay değildir. Dünyada en başarılı kulüp 2017 yılında Real Madrid olar ak gösteriliyor. Milyon dolarlık yıldız futbolcularıyla hem kendi ligi La Liga da hem de UEFA Şampiyonlar Liginde emin adımlarla zafere yürüyorlar.

Hangi Spor Kulübü Daha Başarılıdır ?Ülkemiz futbolu son zamanlarda eskiye nazaran gelişim göstermektedir. Bunda en büyük pay şüphesiz Uluslararası Organizasyonlarda sağlanan devamlılıktır. Yapılan transferler, yeni stadyumlar, insanların futbola verdiği önem, Türkiye’de futbolu daha önemli bir yere taşımaktadır. Genele baktığımız zaman 20 lig şampiyonluğu ve 2000 senesinde kazandığı UEFA Kupası ile Galatasaray, ülkemizde en başarılı kulüp olarak görünse de, son yıllarda oynadığı güzel futbolla Beşiktaş bu başarıyı hak ediyor.

Geçen sezonu lider olarak tamamlayan ‘Kara Kartallar’ bu senede kuşkusuz ligin en güçlü şampiyon adaylarından biridir. Birçok spor otoriteri tarafından kabul gören ve her maçta üzerine koyarak oynayan Beşiktaş Jimnastik Kulübü naçizane büyük bir gelişim göstererek emin adımlarla en başarılı kulüp olarak şampiyonluğa doğru yürümektedir.

Resmi Tatillerin İslam Da Yeri Var Mıdır ?

Resmi Tatillerin İslam Da Yeri Var Mıdır ?

Resmi Tatillerin İslam Da Yeri Var Mıdır ? İslam kelime anlamı itibari ile selam ve barış anlamlarına da gelmektedir. İslam dini ya da genel itibari ile bilinen şekilde İslamiyet belli başlı kuralları olan ve bunlara haram helal dediğimiz durumları içeren kuralları yazılı olan Kuranı kerim ismi ile kitaba sahip olan, vahiy yoluyla indirildiği peygamber Abdullah oğlu Muhammed olan ve genel itibari ile Ahlaki temeller üzerine daha yoğun şekilde durup kişinin yaratılış amacının Rabbine yani kendisini yaratan ve büyüten Allah’a ibadet olduğunu bildiren dindir.

Bilindiği üzere Müslümanlar İslamiyet’in emri çerçevesinde her türlü israftan kaçınmaya çalışırlar. Bunun başında zaman israfı gelmektedir. Bu çerçeveden baktığımız takdirde resmi tatillerin İslam da yeri var mıdır? sorusuna cevap verebilmek için şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor; Bir hususun İslamiyet’e uygun olup olmaması o hususun İslam’ın temel kural ve şartlarını aşıp aşmamasına ve özellikle ibadetlerinden uzaklaştırıp uzaklaştırmaması ile alakalıdır. Buna sadece resmi tatiller deyip özele inmesek bile genel anlamı ile tatil yapmanın ve tatil kavramının İslam’da geçerli olabilmesi için o tatilde yapılan fiillerin İslam’a ve kişinin yaptıkları ile alakalıdır.

Kişiye sunduğu ibadet etme vakti bolluğu ve insan ihtiyacı olan dinlenmenin giderilmesi açısından elbette ki bu dinlenme esnasında ibadetler ertelenmediği kişi hak ve özgürlüklerine helal getirilmediği sürece her tatil bir fırsattır. Fakat tatilin boş geçirildiği kişi hak ve özgürlüklerinin değerlendirmeye alınmadığı ibadetlerin aksatıldığı her gün yani sadece tatil ile sınırlandırmadan böyle geçen her gün Müslüman için ve İslamiyet için uygun olmamaktadır.

İyi faydalanılan ve dinlenilip daha iyi geçirildiği takdirdir elbette ki İslamiyet’te resmi tatil olmak üzere kişinin tatil yapmasında sıkıntı yoktur mümince olduğu sürece. Resmi tatillerde İslam dışı ve özellikle İslam karşıtı eylemler düzenlenmediği için ve sürece kişiler açısından sorun yok ama dediğimiz hususlar aşılırsa elbette ki sıkıntı doğurur.

Mal Ayrılığı Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır?

Mal ayrılığı sözleşmesi evlenmeden önce eşler tarafından hazırlanan Medeni kanunun özelleştirilmiş halidir. Medeni Kanun sözleşme olmaması durumunda boşanma sonrası mal varlığının nasıl olacağını açıklamıştır. Ancak bazı durumlarda evlilik öncesi eşler daha ayrıntılı ve daha kapsamlı bir sözleşme yapmak isteyebilirler, Medeni Kanunda belli sınırlar çerçevesinde buna izin verir. Mal ayrılığı sözleşmesi, evlilik sözleşmesi veya mal ayrılığı rejimi gibi sözcük gruplarının hepsi aynı sözleşmeyi ifade etmektedir. Bu sözleşmede bağış ve miras durumları, ölüm sonrası mal ayrılığının nasıl yapılacağı ve tazminat ve borç durumları gibi maddi konular her iki taraf için ayrı ayrı ele alınarak hesaplanır.

Mal ayrılığı sözleşmesi genellikle eşlerden birinin diğerinden daha fazla mala, paraya veya gayrimenkule sahip olması durumunda veya eşlerden birinin aile şirketi gibi başka kişiler ile ortak bir maddiyat içerisinde olması halinde yapılır. Evlilik maddiyata önem vermemesi gereken bir kurum olduğundan genellikle eşler arasında problem yaşanmaz. Yine de sözleşme için her iki tarafında onay vermesi ve tarafların sözleşmeyi birlikte hazırlaması en uygun olandır.

Mal ayrılığı sözleşmesi ne zaman yapılır?

Mal ayrılığı sözleşmesi evlilikten önce veya nikâh sırasında yapılabilir. Nikâh sırasında yapılan mal ayrılığı sözleşmesi genellikle pek tercih edilmez. Bunun sebebi nikâh sırasında yalnız olunmaması, sözleşmenin incelenememesi ve üstünde konuşulacak bir zaman olmaması şeklinde özetlenebilir. Mal ayrılığı sözleşmesi nikâh tarihi alındıktan sonra, nikâhtan bir hafta kadar evvel bir boşanma avukatının rehberliğinde hazırlanabilir. Boşanma avukatı bir mal ayrılığı sözleşme örneği göstererek evlenecek kişilere rehberlik eder. Mal ayrılığı sözleşmesini yapacak olan çift kendi istekleri doğrultusunda bu sözleşmeyi daha özel hale getirebilir. Mal ayrılığı sözleşmesi bitirildikten sonra notere gidilir. Noterin mal ayrılığı sözleşmesini onaması gerekmektedir. Noter tarafından onanmamış mal ayrılığı sözleşmeleri yok hükmündedir.

Mal ayrılığı sözleşmesi yapıldıktan sonraki dönemde evlilik boşanma ile sonuçlanırsa malların ayrılması ilk olarak sözleşme esas alınarak yapılır. Daha sonradan sözleşmeye aykırı bir durum iddia edilemez. Sözleşmede taraflardan birinin borçlu halinin diğeri kişinin mal varlığından muaf olacağı ibareleri yer alıyorsa, evlilik devam etse bile borçlu olan kişinin alacaklıları borcu olmayan eşten herhangi bir tahsilat talep edemez. Sözleşmede geçen miras ve bağış konusu da aynı şekilde devam etmektedir. Taraflardan birine miras kalması durumunda bu diğer kişi borçlu olsa bile sadece mirasçıyı ilgilendirir ve miras ile ilgili işlemleri sadece miras kalan kişi yürütebilir.

Bilgi İçin : http://devrimbozkurt.av.tr/ilgi-alanlari/

Sosyal Medya Haberleri Nasıldır ?

Sosyal Medya Haberleri Nasıldır ?

Kullanımı giderek artan sosyal medya platformlarında artık çok çeşitli içeriğe sahip paylaşımlar bulmak mümkündür. Bu mecrada haber kanalları, siteleri ve düşük bütçeli kuruluşlar sosyal medya kullanarak tanınırlığını arttırmaya çalışmaktadır. Bilgi paylaşımının hızlanmasıyla birlikte doğru haber paylaşımı da ters orantıyla azalmaktadır. Buna engel olmaya çalışan bazı kurum ve kuruluşlar olsa da bu geniş mecraya tam olarak hükmetmek neredeyse imkansızdır. Bu yüzden haberlerin doğruluğunu ve yanlışlığını anlayabilmek ve anlatabilmek oldukça önemli bir durumdur. Yanlış bir haberi yazmak kadar yaymak da aynı derecede hatalı bir sosyal medya kullanımıdır. İnternet kullanımı konusunda bilinçlenme gereği burada devreye girer. Çünkü artık internet dediğimiz mecra eğlence unsurunu barındırmasının yanında bilgi paylaşımına da erişim sağlamaktadır.

 Sosyal Medyada Doğru Haber Nasıl bulunur?

Sosyal medyadaki bu yoğun paylaşım akışı arasında doğru haberleri edinebilmek aslında çok zor değildir. Sosyal Medya Haberleri Nasıldır ?Bir haberi sadece tek kaynaktan almak büyük bir yanlıştır. İki veya daha fazla kaynaktan haberin doğruluğunu öğrenmek haberin hem doğruluğunu hem de farklı bakış açılarının görülmesine yardımcı olur. Bu konuda kişisel hesaplara güvenilirlik oldukça düşüktür. Doğrulanmış sosyal medya hesaplarında birden fazla araştırmayla birlikte istenilen habere ve doğru bilgilere ulaşmak mümkündür. Bu konuda son zamanlarda yapılan haberleri doğrulama görevini üstlenmiş kurumlar da bulunmaktadır ki sosyal medyadaki kirliliği tüm açıklığıyla gözler önüne sermektedir.

 Sosyal Medyada Yalan Haber Nasıl Engellenir?

Bir haberi birden fazla kaynaktan farklı şekilde yazıldığına rastlanması durumunda, bu yanlış anlaşılmanın artmadan engellenmesi adına sosyal medyanın kendi yöneticilerine bildiri yapılması gerekmektedir. Bu bilinçlenme artarsa sosyal medya tamamen doğru haberlerin, doğru bilgilerin paylaşıldığı bir platform haline gelerek, daha da kaliteli bir mecra haline gelerek kalitesini ortaya koymuş olacaktır.

Sporu Kimler Yapamaz?

Sporu Kimler Yapamaz ?

Spor yapmak sağlıklı kalmayı sağladığı gibi vücudu zinde tutmakta ve birçok hastalığın ortaya çıkmasını engellemektedir. Özellikle sağlıklı görünmek ve kalbi korumak için düzenli spor yapılmalıdır.

Son yıllarda spor yaparken kalp krizi geçirenlerin, hatta hayatını kaybedenlerin haberleri duyulmaya Sporu Kimler Yapamaz?başlanınca spor tehlikeli midir sorusu sorulmaya başlandı. Elbette ki sporda da dikkat edilmesi gereken kurallar vardır. Ancak bu kurallara uyduğumuz takdirde spordan faydalanırız, aksi halde sağlığımız tehlikeye girebilir.

Öncelikle spor yapan kişinin bir sağlık kontrolünden geçmesinde fayda var. Özellikle 35 yaşından sonra ağır spor yapmak isteyenler kesinlikle bir kardiyoloji ve ortopedik açıdan sağlık kontrolü yaptırmalıdır.

Peki sporu kimler yapamaz? Veya risk grubunda olan kimlerdir?

*Kalp krizi geçirmiş olanlar

*Diyabet hastaları

*Tansiyon hastaları

*Kalp hastaları

*Sigara bağımlıları

*Ritim bozukluğu olanlar

*Damarlarında tıkanıklık olanlar

*Yüksek kolesterol hastaları

*Böbrek hastaları

*Akciğer hastaları

*Astım, bronşit hastaları

Aynı zamanda spor yapan fakat genetik olarak kalp, damar, tansiyon hastalıklarına yatkın olanların genç yaşlarda sağlık muayenesi olmalarında fayda var. Ayrıca egzersizlere ara verenler, ilk defa spora başlayanlar takım sporları gibi yoğun egzersiz gerektiren spor yapmak isteyenler eforlu elektrokardiyografi (EKG) çektirmeleri gerekmektedir.

 Hamileler spor yapabilir mi?

Hamileler sporu doktoruna danışarak yapmalıdır. Herkes her sporu yapamadığı gibi hamileler de her sporu yapamaz. Özellikle düşük riski ve erken doğum riski olan gebeler spor öncesi mutlaka doktoruna danışmalıdır.

 Çocuklar spor yapabilir mi?

Çocuklar spora bilinçli bir şekilde yönlendirilmelidir. Takım bilinci 10-12 yaşlarından itibaren Sporu Kimler Yapamaz?başladığından, bu yaş altındakiler takım sporu yapamaz. Ayrıca küçük çocuklar spor yaparken dikkat edilmeli, yüksek ağırlıklar verilmemelidir.

İleri şişmanlığa bağlı solunum ve eklem rahatsızlığı bazı sporların yapılmasını engelleyebilir. Bu kişiler de her sporu yapamaz. Bilinçli olmalı, profesyonel yardım almalıdırlar. Vücut geliştirme, dalış gibi özel eğitim gerektiren sporlar için ise sadece hiçbir hastalık taşımamak yetmez, periyodik olarak sağlık kontrolü yaptırıp rapor almaları gerekmektedir. Rapor sonucuna göre risk taşıyanlar bu sporları yapmamalıdır.

Ülkemizde Endüstri Faaliyetleri Alanında Yaşanan Gelişmeler

Ülkemizde Endüstri Faaliyetleri Alanında Yaşanan Gelişmeler

1- Türkiye’deki Endüstri Faaliyetleri

Ülkemizin coğrafi konumu gereği ve sahip olduğu rezervler dolayısıyla yıllar boyunca çeşitli endüstri alanlarında faaliyetler sürdürülmüştür. Ülkemizin köklü bir tarih e sahip olduğu ve bulunduğu toprakların pek çok millete yurt olduğu göz önüne alındığında insanların geçimini sağlamak için icra ettiği endüstri faaliyetleri asırlar öncesine dayanmaktadır.Ülkemizde Endüstri Faaliyetleri Alanında Yaşanan Gelişmeler

2- Endüstri Faaliyet Türleri

Ülkemizde çok farklı alanda değişik faaliyetler sürdürülmekte olup bunlardan bazılarına yazımızda yer vereceğiz. Ülkemizde ağaç endüstrisi, besin sanayi, un ve unlu mamuller sanayisi, süt ve süt ürünleri sanayisi, yağ, konserve, şeker sanayisi, şeker endüstrisi, tütün ve içki sanayi, dokuma ve deri giyim, orman ve maden sanayi, güneş enerjisi endüstrisi, cam ve seramik endüstri alanlarında ve daha pek çok alanda çalışmalar yapılmaktadır.

3 – Endüstri Faaliyetlerindeki Gelişmeler

Bir önceki başlıkta değindiğimiz farklı endüstri alanlarından biri olan iletişim teknolojilerinde ülkemiz devrim niteliğinde çalışmalar yapmaktadır. Örneğin; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2020 Ülkemizde Endüstri Faaliyetleri Alanında Yaşanan Gelişmeleryılında 5 G teknolojisinin ülkemizde halkımızın kullanımına sunulacağını basın açıklaması ile kamuoyuna duyurmuştur. Burada dikkat edilecek husus dünyadaki pek çok ülkenin halen 3 G teknoloji kullanıyor olmasına rağmen ülkemiz bu alanda son derece hızlı bir gelişim sergilemektedir.

Bir başka örnek vermek gerekirse dünya genelinde elektrik üretiminde oldukça yaygın kullanılan güneş enerjisi sistemleri üzerine duran ülkemizde çok ciddi mesafeler kaydedilmiştir. Türkiye’nin en büyük güneş enerji santrali olma özelliğine sahip olan Konya Kızören Güneş Enerji Santralinde 22,5 MW kapasiteli ve 22,5 milyon dolar yatırıma sahip güneş enerjisi santrali kurulmuştur. Bu tesis sayesinde yılda 45.000 ağacın kurtarılması ve ortalama 18 bin ton CO2 salınımının engellenmesi amaçlanmaktadır. Toparlamak gerekirse ülkemizde son yıllarda büyük çapta endüstri faaliyetlerinin gerçekleştiğini ve gerçekleşmeye devam edeceğini söyleyebiliriz.